Kenan Yücel ile söyleşen: M. Bülent Kılıç

Kenan Yücel, Kuzgun dergisi
Kenan Yücel, Kuzgun Dergisi, Sayı 4 (Fotoğraf: Cantekin Yılmaz)

Yayın yönetmenimiz Kenan Yücel ile yapılan söyleşinin tam metnini yayımlıyoruz.


M. Bülent Kılıç: Sevgili Kenan Yücel, Ve Yayınevi yeni bir yayınevi sayılır. Yolun başındasınız; henüz 13 kitap yayınlamış oldunuz. Bunların pek çoğu da şiir kitabı. Şiirin yerlerde süründüğü, şiir kitaplarının kitapçılarda en az itibar gördüğü bir dönemde şiir kitapları yayınlamaya karar vermek cesaret istiyor. Birçok yayınevinin bu işe yanaşmadığını, yanaşanların da “marka isim”leri tercih ettiğini biliyoruz. Müflis bir yayıncı mı olmak istiyorsun; iş bilmez biri misin,  yoksa kahraman mı olmaya çalışıyorsun?

Kenan Yücel: Yeni bir yayıneviyiz gerçekten de, nisan ayında ilk yılımızı dolduruyoruz, daha bir yaşında bile değiliz! Yayımladığımız kitapların sayısı ise on üçe ulaştı şimdiden, ne güzel.

Şiirle yola çıktık, iyi şiir kitaplarını yayımlamayı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Şiir kitaplarının kitapçılarda itibar görmediği doğru. Şiire itibar göstermeyen kitapçıların da bizim gözümüzde bir itibarları yok zaten. Tam da burada Özdemir İnce’nin Şiirde Devrim kitabından, “Şair, Şiir ve Hayat” adlı bölümden kısa bir alıntı yapacağım, çerçeveletip duvara asılacak türden sözler: “Bir tek okur bile dünyaya bedeldir. Ben kendi adıma hiç okurum olmasa bile yazmayı sürdüreceğim. Çünkü, günümüz insanı türlü etkiler altında şiire ihtiyacı olmadığı yanılsamasına kapılsa bile, günün birinde bazı insanlar mutlaka şiire ihtiyaç duyacaklardır. Bu nedenle, şair o gün için şiirini hazır tutmalı ve şiir okurunu beklemelidir. İnsan şiire gereksinim duyduğu zaman onu bulur ve ‘okur’ olur.” Biz de şiir okurunun azlığını önemsemiyoruz, şiire gereksinim duyulacak zamanlar için şiir kitaplarını en özenli biçimde yayımlamayı sürdüreceğiz.

HAYALLERİMİZE ASLA SINIR KOYMUYORUZ

Okurun ya da piyasanın istemlerine göre kitap yayımlayacak bir ticari yaklaşımımız zaten olamaz. Bizim bir çizgimiz var, yola çıkış nedenlerimiz, hedeflerimiz, düşlerimiz var… Bir plan dahilinde ilerlemeyi sürdürüyoruz. İyi bir başlangıç yaptığımızı gösteren epeyce işaret var. Kitaplarımız beğeniliyor, haklarında övgü dolu yazılar yazılıyor, yorumlar yapılıyor. Satışlarımız da yeni bir yayınevi olmamıza karşın hiç de fena sayılmaz. Elbette ekonomik olarak zorluklarımız, sıkıntılarımız var. Güçlü bir sermayeye yaslanarak yayıncılık yapmıyoruz sonuçta. Zorluklarımızı aşmak için de var gücümüzle çalışmayı, üretmeyi sürdürüyoruz. Müflis bir yayıncı olmak istemiyoruz elbette. İşimizi ne kadar iyi yaparsak yapalım, sonunda müflis bir yayıncı olmak olasılığı her zaman var, bunu yadsıyamayız. Ama kendimize ve kitaplarımıza güvendiğimiz kadar nitelikli okura, değerbilir insanlara, onların sağduyu ve desteğine de güveniyoruz. Yayınevimiz özelinde söyleyecek olursak, böylesi bir okur kendisini (varlığını) ispatlamıştır. Bunu görmek elbette bize güç veriyor.

Butik bir yayıneviyiz, kısıtlı olanaklarla birbirinden değerli projeler peşinde koşuyoruz. Sokak aralarında, boş arsalarda keyfince top koşturan çocuklar gibiyiz, amatör bir ruhla, büyük bir hevesle sürdürüyoruz işimizi, müthiş bir keyif alıyoruz. Belki bugün için gücümüz az, olanaklarımız kısıtlı ama hayallerimize asla sınır koymuyoruz, bu sayede birbirinden zengin kitaplar yayımlayabiliyoruz. Bu emek de karşılığını buluyor. İlerde bunun değeri çok daha iyi anlaşılacak diye düşünüyorum.

M. Bülent Kılıç: Yayınlayacağın dosyaları belirlerken ne tür ölçütler kullanıyorsun? Örneğin, şunu merak ediyorum: Eş, dost, tanıdık aracılığıyla belli bir ilişkiler ağı içinden gelen dosyalar mı oluyor yayınladıkların? Yoksa  “şunu yayınlamak istiyorum” deyip sen mi bir dosyanın peşinden gidiyorsun?

Kenan Yücel: Yayın planı anlamında, kendi bildiğini okuyan bir yayıneviyiz. Yola çıktığımız ilk günden bu yana, önümüze yayımlama hedefi koyduğumuz kitaplarımız oldu hep, çizdiğimiz yol haritasını izledik. Bunun yanı sıra, elbette yayınevimize çok sayıda dosya başvurusu da oluyor, bunların küçük bir kısmını senin nitelemenle “eş, dost, tanıdık aracılığıyla” gelenler oluşturuyor. Dosyaları değerlendirirken gözettiğimiz tek bir ölçüt var; yazınsal değer. Bu değerde olmadığını düşündüğümüz dosyaları geri çeviriyoruz ve bir dosyanın belli bir ilişkiler ağı üzerinden gelmesi bu değerlendirme sürecinde bizim için hiçbir önem arz etmiyor. Okura “koleksiyon değerinde” kitaplar yayımlama sözümüz var, içerik ya da estetik açısından, hiçbir kitabımızla okuru hayal kırıklığına uğratmayacağımızı söyleyebilirim.

“SAKALSIZ BİR OĞLANIN” TRAGEDYASI ELEŞTİREL BİR BASIM

Arkadaş Z. Özger, Zekâi Özger, Arkadaşım Zekâi, İsmet Tokgöz. Kenan Yücel.
Arkadaş Z. Özger

M. Bülent Kılıç: Benim dikkatimi en çok çeken Arkadaş Zekâi Özger ve Halit Asım kitapları oldu. Bunlar uzun ve dikkatli bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkmış eserler. Emeğin ve katkın büyük. Teşekkür ederim. Sözünü ettiğim iki kitabın da  epey başka biçimlerde daha önce basılmış olduğunu biliyoruz; aradaki farklar neler? Bize bu özel kitaplara dair süreçlerden söz eder misin biraz?

Kenan Yücel: Senin de belirttiğin gibi, her iki çalışma da kendisinden önceki kadirşinas emeklere eklemlenen küçük birer katkı.

Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası eleştirel bir basım, onu önceki basımlardan (Şiirler ve Sevdadır) ayıran ilk ve en önemli fark adıdır. “Ne zaman yayımlarsam yayımlayayım adı Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası olacak” demesine rağmen, “bu adı ona yakıştıramadıklarından”, istediği adla yayımlanmamıştı kitabı. (1974’te ilk basımını Şiirler adıyla yapan Tekin Sönmez’in Arkadaş’ın bu sözünden haberdar olmadığı biliniyor, bunu belirtmeliyim.) İyi niyetli çabaların ürünü olmalarına karşın Arkadaş’ın şiirlerinin önceki basımları yanlışlarla doluydu ve şiirleri ne yazık ki gereken özen gösterilmeden yayımlanmıştı. Her şiiri, noktasından virgülüne, tüm kaynakları (el yazısı halleri, Arkadaş’ın sağlığında dergilerde yayımlananlar, Şiirler ve Sevdadır‘daki biçimleri) karşılaştırarak, süregelen çok sayıda yanlışı bertaraf ederek kitaba aldım. Şiirlere ilişkin notlar ile ayrıntılı bir kaynakçaya da yer verdim. Şairin vasiyeti kabul ettiğimiz isteği yerine geldi böylece, kitap adına kavuştu, Arkadaş Z. Özger‘in şiirleri de ilk defa yanlışsız ve özenli bir biçimde okura ulaşmış oldu.

Şimdiye dek hep Arkadaş adına armağanlar veriliyordu, biz tuttuk armağanı Arkadaş’a verdik. Arkadaş Z. Özger, o bizim hiç yaşlanmayan arkadaşımız, dostumuz, kardeşimiz, her türlü özveriyi, emeği, güzelliği hak ediyor. Şimdi sırada Arkadaş Z. Özger’e Armağan kitabımız var.

Halit Asım, Ömür, şiirler 1940. yayına hazırlayan: Kenan Yücel

HALİT ASIM’A İLİŞKİN NE VARSA BİR DERLEME VE TOPARLAMA DENEMESİ

Halit Asım da gencecik yaşta ölmüş bir şair. Tek kitabı Ömür 1940’da, şairin ölümünden bir yıl önce basılmış. Ölümüyle uzun yıllar unutulmuş Halit Asım ve şiiri. Seksenlerin sonunda Arif Damar’ın anımsatması ve Kemal Durmaz’ın Edebiyat Dostları‘nda yazdığı yazıyla yeniden gündeme gelmiş, Seyhan Erözçelik, Orhan Kahyaoğlu ve Evren Erem’in çabalarıyla 1992 yılında kitabının 2. basımı yapılmış.

Ömür‘ün 3. basımı –Halit Asım’a ilişkin ne varsa– bir derleme ve toparlama denemesidir. Şairin Ömür‘ün önceki basımlarında yer almayan üç şiiri ile üç düzyazı şiiri, yayımlanmamış mektupları, hakkında yazılan yazılar ve Halit Asım’la ilgili bir kaynakça da yer alıyor bu basımda. Elbette yine karşılaştırmalı bir okumanın sonucunda, en özenli biçimiyle sunuluyor şiirler. Bu basımla, yayımlanışının 75. yılında Ömür yeniden okurla buluşmuş oldu.Yücel Kayıran, Ömür‘ün bu yeni basımıyla ilgili, “Ve Yayınevi, Ömür’ün yeni bir baskısını yapmış durumda. Ama bu baskıda, sadece Ömür değil, denilebilir ki, Halit Asım’ın ‘terekesi’ ve ‘tarihi’ de yer alıyor” diye yazdı Radikal Kitap‘ta, teşekkür etti. Senden de çok değerli bir teşekkür aldım şimdi. Kitabı eline alan, okuyan, inceleyen herkesten çok olumlu sözler duyuyorum bu çalışmayla ilgili. Emeğin karşılık bulmasından söz ederken kast ettiğim buydu. Hangi maddi değer bunun manevi hazzını karşılayabilir?

Bu iki çalışmaya Özge Dirik’in Nokta Durağı adlı şiir kitabını da ekleyebiliriz. Bunlar bana “ölsem de gam yemem gayrı”nın mutluluğunu yaşatan çok özel kitaplar.

M. Bülent Kılıç: Bir yayınevi olarak seni bütün ötekilerden ayıran çok önemli bir öğe var. Yayıncılar, okuyucular ama en çok da şiir kitabı yayınlamak isteyen şairler bu konuyu bilsinler istiyorum: Yayınevinin telif sözleşmesinde “Eser Sahibi sözleşmeye konu eser ile hiçbir edebiyat ödülüne katılmayacağını, esere ödül verilmesi durumunda bu ödülü reddedeceğini kabul ve taahhüt eder” diye bir madde var. Çok uzun yıllardır ödüllere karşı çıkan biri olarak, bu yaklaşımdan çok etkilendim.  Cesur bir karar verdiğini düşünüyorum. Sen de bir şairsin ve bir sınır çizgisi çekiyorsun. Bu konuda neler söylersin?

Kenan Yücel: Evet, ödül kurumuna ve bu alandaki kirlenmişliğe tavırlıyız. Dosya gönderim koşullarımızda bunu duyurduk. Artık sözleşmelerimizde “ödüllere katılmama taahhüdü” var ve bu cezai bir şarta da bağlanmış durumda. Bu konuda herkese, her kuruma sorumluluk düşüyor. Çünkü tavır almadığımız sürece bu alandaki çirkinlikler sürecek.

Evet, bir sınır çizgisi çekmek gerekiyor. Has ve hakiki edebiyatın, sınırın bu tarafında duranlar tarafından yaratılabileceğine inanıyorum. Şairlerin, yazarların, günün ve gücün isterlerine göre hizalandığı, italikleştirildiği, belli ilişkiler ağı içine çekilerek “cemaat”leştirildiği yerde gerçek bir edebiyatın yeşermesini beklemek ham hayaldir bana göre.

Yazınımıza değerli katkılar sunmuş, özgün yapıtlar ortaya koymuş değerli şair ve yazarlara bir değerbilirlik, bir vefa yaklaşımıyla verilen “onur” ödülü niteliğindeki armağanları bütün bu ödül tartışmalarının dışında tuttuğumu elbette eklemeliyim.

M. Bülent Kılıç: Bundan sonrası için ne tür bir yayıncılık planınız var?

Kenan Yücel: Yayın yelpazemiz genişliyor. Mehmet Sarsmaz’ın Kırmızı Dokuzlu adlı romanını, Ece Ayhan’ın arkadaşı Ülkü Başsoy’a yazdığı mektup ve kartpostallardan oluşan “Anacığım, Merhaba!”yı, büyük yazar Muzaffer Buyrukçu’nun Hayallerin En Uzun ve En Hızlı Atları adlı öyküsünü yayımladık. İlhan Usmanbaş’ın, Bakışsız Bir Kedi Kara bestelerinin notasyonlarından oluşan bir kitabımız da bu yakınlarda yayımlanacak, müzik-şiir ilişkisi bağlamında önemli bir kitap. Özcan Alper’in Sonbahar filminin senaryosunu yayına hazırlıyoruz, sinema dizimizin ilk kitabı olacak. Sonrasında Necati Abacı’nın sanatçı portrelerinden oluşan bir kitap projemiz de var.

Yayınevimizin, edebiyat ağırlıklı yayın çizgisini sürdüreceğini, sanatın diğer dallarıyla da –edebiyatla olan ilişkileri bağlamında– ilgilenmeye devam edeceğini söyleyebiliriz.

Kuzgun dergisi, Mayıs 2015, Sayı: 4

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir