![Oza, Andrey Voznesenski, Oza şiiri](https://www.veyayinevi.com/wp-content/uploads/2017/08/oza-dukkan-1024x1024.jpg)
“Oza, ne büyük bir şiir!”
Uzun bir aradan sonra Oza, Ülker İnce çevirisiyle Ve Yayınevi tarafından ciltli ve numaralandırılmış olarak okuyucunun beğenisine sunuldu.[i] Özdemir İnce’nin, Oza’nın önemine ve konumuna dair önsözü ve Canan Güldal’ın desenleri de yer alıyor kitapta. Ö. İnce’nin önsözün sonunda Ülkü Tamer çevirisi ile yer verdiği İlk Buz şiiri ise okurlara güzel bir sürpriz.
“Dubna’da bir otel odasında, komodinin üzerinde bulunmuş bir defter” notuyla başlıyor kitap. Andrey Voznesenski, Oza’yı birinin bir otel odasında unuttuğu günlük biçiminde yazılmış bir defter olarak tasarlamıştır. Unutulan bu günlüğe sahibinden sonra aynı odada kalan adı sanı bilinmeyen insanların dahil edilmesi, hatta bir sarhoşun defterin en ilgi çekici bölümünü çekip koparması, şiirdeki gizemi büyütüyor; özellikle de şairin bu noktalara temas edemiyor oluşunun sezdirilmesi. Hasan Ali Toptaş’ın Gölgesizler romanında da, kızının saçı yerine atının yelesini kesip bir büyü için veren karakter yazarını aldatmıştır. Bunu kitabın yazarı da bilmemektedir. Bu iki eserde de yer alan ve beklendiği halde bir durumun gerçekleşmemesi, şiirin bir bölümünün kitapta yer almaması şairden/yazardan bağımsız olarak gelişen bir şeydir. Bu kontrol dışılık, metnin yazarına bir müdahalesidir. Oza’nın bir bölümünü, üstelik en ilgi çekici bölümünü çekip koparan sarhoş, okuyucunun hiçbir zaman elde edemeyeceği bir şeye sahiptir. Bu, Oza’nın bir başka anlatısal gücüdür.
Oza’yı şair, bugün saf aşkın temi olan ve Dante’nin ölümsüzleştirdiği Beatrice ile aynı dizede anarak; teşhir edilen yabani hayvanlar gibi kafesler içinde halkın kahkahalarına maruz bırakarak zamanın dışında Oza’ya, dizelerden örülmüş parmaklıklar ardında bir varoluş alanı yaratır. Siklotron (atom hızlandırıcı), atom, Poe, Goethe, aşk, “yüreğimi koymayı unuttunuz” diyen kübik insan-robotlar, satırlar arasına serpiştirilmiş tarihçi, fizikçi, şair monologları, Mayakovski, Napolyon, engizisyon, kelimenin sözlük anlamıyla ‘görünmez’ bir kahraman, geçmiş-gelecek-şimdi düzleminde bir ağıt! Siklotronun önünde, parçalara ayrılıp tekrar birleşmek için sırada bekleyen insanlar… Bir Kubrick, Tarkovski filmi izler gibi: “Dünya katran gibi kara, soğuk ve ıssız, / Ama ayakkabılar hâlâ ılık, yeni çıkmış ayağından.” Postmodern izlekler, edinimler, otomatlar, makineler, aletler arasına sıkışıp kalmış bir duyarlık: “kalıcı olan bir tek şey vardır yeryüzünde / Işığı gibi geçmiş bir yıldızın; / Bir zamanlar “İnsan ruhu” denen şeyin / Sönmeyen ışığıdır o da.”
Yunanca, hayat anlamına gelen zōē sözcüğünden türetilmiştir Oza. Siklotron insanları parçacıklara ayırıp, biçimlerini bozup, onları yeniden birleştirirken, Voznesenski Zoya ismini yıkıp ona yeniden hayat vermiştir; Oza: “ ‘Zoya’ diye bağırıyorum, ‘Zoya!’ / Ama belki onun adı Oza?”. Belki de hiçbir zaman ulaşamayacağı bir hale dönüştürmüştür onu. Tıpkı Dante gibi… İlahi Komedya’nın üç cildi de ‘yıldız’ kelimesiyle sonra erer. Bu anlamda Beatrice Dante için ne kadar mümkünsüz bir biçime, uzaklığa dönüşmüşse, Oza da Voznesenski için o kadar ulaşılamazdır. Birinde tanrısal-soyut bir âlem varken, diğerinde insanın yarattığı mekanik-soyut bir âlem vardır.
Büyük bir aşk şiiridir Oza: “Ne korkunç şeydir şimdi seni yalnız düşünmek? / Yalnız olmayabileceğini düşünmektir daha da korkuncu: / Öylesine bir güzellik vermiş sana şeytan. / Selam, Oza!”
XI. şiirin altıncı bağlamında yer alan “Kilometre ayırmaz, / Birleştirir telefon telleri gibi; / Çok daha bağışlanmaz bir alın yazısıdır / Ayıran milimetrelerse eğer.” ifadeleri belki de, Rilke’nin “Yalnızlık” şiirinde geçen “ayrılınca birbirinden gövdeler; / ve insanlar karşılıklı nefretler içinde / yatarken aynı yatakta yan yana // akar, akar yalnızlık ırmaklarca.” (Çev. B. Necatigil) dizelerinin şair tarafından siklotronla dönüştürülmüş halidir.
İtalik bölümler, düzyazı, alçalıp yükselen bir ses, majüskül biçimde yazılmış XIII. bölüm, özgün dize kırılımları, sembolist bir anlatım, robotların, makinelerin içinde şiirin bir defterde bulunmasının yarattığı ironi… Oza, ne büyük bir şiir!
[i] Oza, Andrey Voznesenski, Türkçesi: Ülker İnce, Ve Yayınevi, 2014
3 yorum