Varlık dergisinin Kasım 2015 tarihli sayısında, “Şiir Günlükleri”nde Gültekin Emre Yağmur Başlamadan Eve Dönelim ve Teknokriptler adlı kitaplarımız hakkında yazdı.
Yağmur Başlamadan Eve Dönelim
Çarşamba. “Ötelere, kör noktaya ulaşsın” istiyormuş sözünün, Ahmet Ada. “Sözcüklerin evi olduğunu bilmek rahatlatıyor”muş onu. Her şairin başka evi var mıdır acaba? Sözcüklerden oluşan bir dünyanın dışındaki yaşam başkadır, şiirler oralardan sağılsa da. Yağmur Başlamadan Eve Dönelim’de (Ve Yayınevi, 2015) Ahmet Ada, düzyazı şiirin sınırını geçmeye çalışıyor. Alabildiğine öyküyle sarmaş dolaş diri sözcükler evine, doğaya kardeş ömrünün önüne kırmızı halı seriyor. Her zaman cümlelerinin “delikanlı” olmasına özen gösteren şairin şiiri “İçine dünyanın sesleri, kokuları, renkleri, dokunduğu çiçekler ve görünmezin dolduğu koca bir opera binasıdır” ki “çatısından göğü taşıran kuşlar uçar.”
Teknokriptler: Biri bu şiiri yazacaktı
Perşembe. Deneysel şiirin ya da yeni ve özgün söylemin, sözdiziminin, dize yapısının aynası Teknokriptler (Ve Yayınevi, 2014). Murat Üstübal, sözcüğün içini deşiyor, dizeyi düze değil yokuşa sürüyor. Kırarak, parçalayarak anlamı, sıfatı başka bir gölge oluşturuyor. Anlamın derinliği tatlı değil, anlaşılmaz da değil; yeterki uykuları kaçırana kadar dikkat edilsin “derdest” olmadan. Aforizmamsı ipuçları, meseller ve kapalı kapıların ardındaki hiç açılmayan pencereler. Evet, gerçekten de “dehliz”, labirentin tüm gizini yutmuş, karanlık bir tünelden geçilip gidilen yeraltı yolu; mahzen serinliği. Yer yer yabancı bir dille, İngilizceyle de el sıkışma sıkışıp kalmış dünyanın bütün arka avlularında. “Biri bu şiiri” yazacaktı, Murat Üstübal yazdı. “farklılaşmalıyız dediklerinde farklılaşmaya / alışmamalıyız diyenler olmalı hep, olmalı ki alışmaya niyetli farfaracıların / aynısını yaptıkları ayna önünde de görülebilsin.” Tekniğin tek tek basaraktan, imge dize süzerekten yeni ön, arka ve yan anlamlar için kuluçkaya yatmasının şiiri, Teknokriptler.
Gültekin Emre, Varlık, Kasım 2015, s. 111