Özdemir İnce’nin ilk şiir kitabı Kargı’yı ilk yayımlanışından elli yıl sonra özel bir basımla, Elli Yıl Sonra ‘Kargı’ adıyla Nisan 2014’te yeniden okurla buluşturmuştuk. Aydınlık Kitap‘ın 15 Ağustos 2014 tarihli 129. sayısında Özdemir İnce şiirini odağa alan kapsamlı bir dosya yayımlandı. Dosyada Ahmet Ada, Hayati Baki ve Aslıhan Tüylüoğlu’nun yazıları yer alıyor. Kitap ekinin editörü Haldun Çubukçu yazısında dosyayı şu sözlerle tanıtıyor: “Kapak ‘huysuz bilge’ Özdemir İnce. Özellikle şair dostumuz Ahmet Ada’nın gözünden onun şiir dökümünü ve şiire katkısını, bütünleyen yazılarla okumak Özdemir İnce’nin aslında haksızlığa uğramış büyük şiirine girişi ve şimdi bu haksızlığı telafi etmek için döne döne okumamız gerektiğini de bir fırsat olarak ufkumuza sunuyor. ‘Zaman akıp gitmekte dağ taş değişmektedir / demir paslanmakta temel çürümektedir / al kalemi bildiğin en gerçek sözü yaz’ (Ey Oğul Yazıcı Olursan) Oğullarımız ve kızlarımız bildiğimiz en gerçek sözü yazacaktır: Devrim.”
Dosyadaki yazılardan kısa alıntılar bulacaksınız aşağıda.
Ahmet Ada:
“Yoğun imgesellik taşıyor Kargı’nın şiir dili: “Sürüklenen iki yaralı kuş: Memelerin” (s. 17). Bu şiirlerin konuşan öznesi, sen’e sesleniyor. Sen’i ise aşkı. Bu bireysel ilişki çarpıcı şiir tümceleriyle dile getiriliyor. Kargı’nın 1963 yılında yayımlandığı düşünüldüğünde özgür koşuğun bu kadar doludizgin kullanıldığı bir alan İkinci Yeni şairlerinde görülüyor yalnızca. Özdemir İnce, kendi ifadesiyle, Kargı ve Tutanaklar’da, “doğayla, doğanın gizemleriyle, insanın varlığıyla, genel anlamda, insanın ve şeylerin konumuyla” ilgilidir. İkinci Yeni’nin sözcüksel, sözdizimsel sapmaları görülmez onda.”
“Fransız şiirini, özellikle Rimbaud ve Lautreamont’u akraba şairler olarak görmesi; düşünce çevreninin Grek şiirine, mitalogyaya uzanması çok geniş kültürel donanım içinde olduğunu gösteriyor. Düşünebiliyor musunuz, 20-25 yaşında bir genç şair, geniş çağrışım alanları açan imge düzeniyle kendine özgü bir ses üretebiliyor. İmge düzeni, başlangıçtan beri nesnel bağlılaşığı olan imge düzenidir. İmgenin, kendini, dünyayı, evreni anlama ve anlamlandırmaya yönelik bir işlevi vardır şiirlerinde. İmgeyi çok çeşitli biçimler içinde veriyor. Kargı’da yer alan Rondel başlıklı şiiri ve öteki özgür koşukları birbirine ulanan, bağıntıları olan dizeler ve şiir tümceleriyle bir yapıya dönüşüyor. {İkinci Yeni’nin çoğu şiirlerinde, özellikle İlhan Berk’in şiirlerinde bu bağıntı yoktur.]”
“[Dönemi içinde değerlendirilince, Özdemir İnce şiiri İkinci Yeni şairlerinin yazın ortamını baskın kullanımı nedeniyle göz ardı edilmiştir. Genç kuşaklar, Cemal Süreya, Ece Ayhan, İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar şiirlerinden birkaç şiiri sayar döker de Özdemir İnce’nin “Ey Oğul Yazıcı Olursan”, “Yakarı” gibi doruk şiirlerini bilmezler.]”
Hayati Baki:
“Son vargımı, başa alarak söylemeliyim: Özdemir İnce’nin şiiri, bir düşünce şiiridir: En soyut denilebilecek şiiri ile en kavramsal nitemlerle adlandırılabilecek şiiri arasında sıkı sıkıya bir bağlantı; bir koşutluk; bir yapı; bir biçem; bir örüntü; bir içerik birlikteliği hüküm sürer, sürüyor! Ha, bugün, daha bir siyasallaşmış şiire selâm duruyoruz: Şair, has şair, yaşadığı zamanın ahvâlinden uzak duramaz, durmamalıdır: Özdemir İnce gibi, yoğun emek harcayan bir fikir insanı da bunsuz yapamaz, edemez. Hele, yaşadığı ülkenin hâlleriyle hemhâl olan bir şairden söz ediyorsak, bu: yapıp ettiklerinin, etik bağlantılı olmasını içselleştirmesi, Özdemir İnce’ye çokça yakışan, onu anlatan, onu tanımlayan, onun kimliğini ve kişiliğini oluşturan kıstasların olmazsa olmazlarıdır!”
“İlk kitap “Kargı”, yazıldığı dönem itibarıyla bakıldıkta: slogan şiirle hiç mi hiç irtibatı olmayan bir şiir zeminini işaret eder. Zaten, Özdemir İnce’nin şiiriyle “slogan” bağdaşması mümkün olmayan bir düzeysizliktir.”
Aslıhan Tüylüoğlu:
“Kargı‘nın bütünündeki şiirlerin aynı duyarlık ve aynı şiir anlayışı ile yazılmış olması Özdemir İnce’nin o günlerdeki şiir anlayışını net bir şekilde yansıtıyor. Bazı eleştirmenler Özdemir İnce’nin bu kitabından yola çıkarak onun İkinci Yeni’nin verimlerinden yararlanarak bir şiir kurduğunu söylese de; bu, yeterli bir saptama olmaz. Çünkü o İkinci Yeni’ye rağmen bir şiirin peşindedir. Özellikle Fransız şiirinden yola çıkarak kültürel bir şiirin izini sürmüş; bu şiirin olanaklarını sonuna kadar kullanmış; düzanlatım şiirin verimlerinden yararlanmış biçimsel olana bir genişlik kazandırmıştır.”
“Özdemir İnce Kargı‘da biçimsel olarak o zamanlar bizde pek fazla örneği bulunmayan Batıda Aloysius Bertrand, René Char, Lautreamont’un zirveye taşıdığı düzanlatım şiiri kullanırken, anlamca birbirinden uzak kelimeleri bir araya getirmeyi, sıradanlıktan kaçınmayı seçmiş, bilincini ve bilinçaltını özgür bırakarak, çağrışımsal değeri yüksek, sezgiye seslenen gerçeküstü öğeler de saptayabileceğimiz bir şiir kurmuştur.”
Aydınlık Kitap,15 Ağustos 2014, S. 129.