Açıklama
Edebiyatçı Mektupları (Şairler Yaprağı dergisinin posta kutusundan)
Edebiyat taşrada da yapılır
“Turgut Çeviker’in yayına hazırladığı Nedret Gürcan’a Edebiyatçı Mektupları kitabında okuyacağınız mektuplar, edebiyatçılar üzerine bilmediğiniz birçok noktayı içeriyor. Bir dönemin edebiyat dünyasını, kişisel dostlukları, şehirlerarası edebiyat trafiğini bütün ayrıntısıyla öğreneceksiniz.” (Doğan Hızlan)
Nedret Gürcan’a Edebiyatçı Mektupları
1950’lerde Dinar’da şair Nedret Gürcan’ın yayımladığı edebi, siyasi dergi ve gazeteler ile diğer etkinlikler, bu taşra kentini kültürel bir odak haline getirmişti. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kültür merkezleriyle sıkı bir ilişki içinde kurduğu düzeni etkin bir biçimde yaşama geçirmişti. Aynı zamanda Dinar’ın ve bölgenin tanınmış bir işadamı olan Nedret Gürcan, söz konusu kültürel hareketlerle kentin yazgısını büyük ölçüde etkilemiş ve kalıcı izler bırakmıştır.
Bu kitapta yer alan mektupların büyük bölümü 1950-1960 yılları arasından geliyor –etkinliklerin en yoğun olduğu o yıllardan. 1960 sonrası mektuplar ise kurulmuş dostlukların hayata yayılmasını temsil ediyor bir bakıma. Bu dostlukların kalem sahipleri arasında şu isimler de yer alıyor: Ahmed Arif, Cemal Süreya, Fakir Baykurt, Cengiz Tuncer, Tarık Dursun K., Âşık Veysel, Metin Erksan, Özdemir İnce, İlhan Berk, Adalet Cimcoz, Nihat Ziyalan, Türkân İldeniz, Ülkü Tamer, A. Kadir, Ergin Günçe.
Nedret Gürcan’a Edebiyatçı Mektupları, –edebiyat dünyamızda– 1950’lerdeki merkez-taşra ilişkilerine bakmamızı sağlıyor; bu bağlamda, birçok bakımdan önem içeriyor ve kendi dönemlerini belgeliyor.
Turgut Çeviker’in özenle derleyip yayına hazırladığı kitabın önsözünü Özdemir İnce yazdı.
Ertuğrul Efeoğlu –
Dinarlıyım, başka bir deyişle Sayın Nedret Gürcan’ın kenttaşıyım… Benim tanıdığım Nedret Gürcan yazın ve sanatın yalnızca tutkulu bir izleyicisi olmamış, genç yaşında eyleme geçerek yazını üreten, yazınsal üretimi ülkeye yayan çok önemli bir ozan olmuştur. Onun çok güzel şiirlerini, değerli yazınsal çabalarını 1950’li yıllardan başlayarak ülkemizin önde gelen aydınları, yazar ve ozanları hayranlıkla izlemişlerdir. Onun hiç bitmeyen çabaları, içtenlikli kişiliği, ozan duyarlılığı kentimize damgasını vurmuş, günümüzde çok kullanılan bir deyişle Nedret Gürcan “Dinar’ın markası” olmuştur. 1995 depremi öncesindeki yeşil Dinar’ın özlemle andığımız ekinsel dokusuna Sayın Gürcan’ın ruhu sinmiştir dersek hiç de abartmış olmayız. …
Nedret Gürcan’a Edebiyatçı Mektupları yapıtının yayımlanmış olması beni çok sevindirdi. Bu kitap, yazın tarihimiz açısından da çok önem taşıyacak bir kaynak niteliğini taşıyacaktır…
Kitabı yayına hazırlamış olan Sayın Turgut Çeviker’in özeni, titizliği kitabın her yaprağında kendini gösteriyor. Gönül, kitapta yer alan mektupların el yazılarıyla ve / ya da daktiloyla yazılmış özgün biçimlerini görmeyi de çok isterdi. Ne var ki olamazdı, çünkü mektupların özgün biçimlerinin kitapta yer almamış olmalarına karşın, 384 sayfalık, büyük boyutlu, oylumlu bir kaynak yapıt çıkmış ortaya. Sayın Nedret Gürcan’ın elinde bulunan öbür yazar ve ozan mektuplarını da, onun yıllarca önce yayımlanmış şiir kitaplarının yeni basımlarını da VEYAYINEVİ yayınları içinde görmeyi çok isteriz…
İlgisi ve emeği geçenler sağ olsunlar!..
veyayinevi –
Sevgili Ertuğrul Efeoğlu, değerli yorumunuz ve güzel sözleriniz için çok teşekkür ederiz. Dinar’a selamlar, sevgiler…
Oral Esen –
Nedret Gürcan’a Edebiyatçı Mektupları’nı elimden düşürmeden bir solukta okudum.
Ve bu önemli eser hala da elimde.
Öyle ki okuduğum bir mektubu yeniden okuyor, düz yazılardan şiirler çıkarıyorum. İşte size bir kaç örnek;
*
Bir gün belki Ahmed Arif’le çıkıp Dinar’a geliriz.
Ama bahara doğru.
Böyle böyle böyle
*
Bu Eskişehir’de benim kilometrelerce canım sıkılıyor…
*
Ben Eskişehir’den gittim.
İstanbul’a gittim.
*
Cemal Süreya
*
Bu vatan,
benim asılmam
ya da leşimin köpeklere atılmasıyla mutluluğa erecekse,
razı ve gönüllüyüm, ne yaparlarsa.
Puştum razıyım.
Ahmet Arif
Kiminin sevgilisi ile kiminin de kardeşi ile aynı kıymettedir, Şair Nedret Gürcan;
”Beni bir sen, bir Leylim tanısa gene yeter”
*
Önceleri Leylim ile yazışırdık. … Şimdi de sen varsın. Sana yazıyor, sana döküyorum içimi. Bağışlar mısın?
Ahmet Arif
”Dergiye (Papirüs) bir sahip gerek. Ben memur, hem de subay olduğum için mümkün değil benim sahip görünmem. … o da olmazsa seni veya kızkardeşimi …”
Cemal Süreya
”Benim sadık yarim kara topraktır” diyen Aşık Veysel’in mektuplarından anlıyoruz ki hem ”kardeşi”, hem de ”dostu’dur, Yazar Nedret Gürcan. Kardeştir,dosttur ama kimilerinin sadece okul arkadaşıdır, kimilerin ise vatandaşı. Bazılarının iki gözü, ya da ağabeyi, bazıların ise Güzelim Nedret’idir. Bir çok genç kızında sevgilisidir Nedret Gürcan.
Oysa sadece Dinarlılar’ın Şairidir, O.
Sadece Dinarlılar’ın yazarıdır. Ağabeyidir. Hemşerisidir.
Aynı zamanda ilk matbaacısı ve ilk yayınevi sahibidir de.
O bir kente ışık olmuş, yazarlar, şairler, ressamlar, yönetmenler, aktörler onun için Dinar’ın yolunu tutmuş, kimlerine de Dinar’da yaşama hayali kurdurmuştur.
” Senin o şirin Dinar’ında yaşamak, bir düş kadar güzeldir de bunu kimseler bilmez belki. Ömrümün sonunu böyle bir kasabada beklemek isterim.”
Ahmed Arif
Şair Nedret Gürcan kendine gelen bu özel mektupları yalnız okuyucusu ile paylaşmıyor! Edebiyat tarihine belgeli notlar düşüyor. Tıpkı Şairler Yaprağı’nı yayınlarken yaptığı gibi.
Yazarların, şairlerin, sanatçıların ve aşıkların o unutulmaz eserlerini nasıl ürettiğini, bu süreçte neler yaşadığını merak ediyorsanız VEYAYIEVİ’den çıkan bu kitabı edinmekte acele edin.
Bir dönem Türkiye’nin tek şiir dergisi olan ”Şairler Yaprağı” üç bin baskı ile her yere ulaşırken ne yazık ki doğduğu, ışık olduğu Dinar’da beş adet bile satamaz! Bunun için diyorum ki bu kitabın tüketilmesi, daha çok okura ulaşması Dinarlıların Yazar ve Şair Nedret Gürcan’a vefa borcudur.
Oral Esen