Serkan Murat Kırıkcı

Okurlarımızla* yaptığımız söyleşileri “Okur Söyleşileri” başlığı altında web sayfamızda paylaşacağız. Bu söyleşilerin ilkini Serkan Murat Kırıkcı ile yaptık. İyi okumalar dileriz…

“Kitapçılarda şiir bölümünün, raflarının en atıl yerlerde olduğu ve önemsenmediği bir dönemde sadece kitapların çıkması bile önemli bir şeyken, yayınevinin yaptığı iş çok büyük… Hatta Don Kişot’luk… Beklentim öncelikle, aynı çizgi ve kalitenin sürmesi…”

Bize kendinizi tanıtır mısınız? Kitapların hayatınızda nasıl bir yeri var? Bu sıralar neler okuyorsunuz?

75’liyim… Kendi zevkini tatmin etmek üzere, hobilerini işe çevirerek yaşamaya çalışan biriyim. Grafikerlikle başlayarak gazetecilik, radyoculuk, film eleştirmenliği, editörlük yaptım, bir dönem fanzin çıkardım. Bu serüvenlerden sonra şu sıralar fotoğrafçılık yapıyorum. Bir de 2006’dan bu yana “Kayıp Paylaşımlar Koleksiyoncusu” adlı blogum var…

Şanslı bir çocuktum… Fotoğrafçı ve şair bir baba, biri makinist biri edebiyat öğretmeni iki amca arasında yoğruldum desem yeridir. Önceleri özel bir ilgim olmasa da içime işlemiş olmalı ki, ilkokulda hangi şiir yarışması olsa öğretmenin “hadi yaz” dediği çocuktum. Çok geçmeden birincilik ödülü de kazanınca kitaplar iyice önem kazandı. Ortaokul binamızın hemen yanında il halk kütüphanesi de olunca, o gün bugündür günde 50-70 sayfa civarı okumasam eksiklik yaratacak kadar önemli bir parçası oldu kitaplar, hayatımın…

Doymak bilmez bir okur olarak, genellikle üçer üçer okurum… Şu ara okuduğum üçlü; Helene Wecker’ın Golem ve Cin‘i, Cem Kertiş’in Yüzümdeki Sen‘i ve Anthony Burgess’in Mozart ve Deyyuslar‘ı…

Yayınevimizden nasıl haberdar oldunuz? İlk izlenimleriniz nelerdi?

Nokta Durağı sayesinde haberdar oldum, koleksiyonluk ibaresiyle tav oldum ve ilk izlenimde tüm kataloğu alma isteği uyandırdı. Bu izlenimim ne mutlu ki, devam ediyor…

İlk edindiğiniz kitabımız hangisiydi? Kitabı edinme hikâyenizi ve bu kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca bizimle paylaşabilir misiniz?

Özge Dirik / Nokta Durağı… Çok tesadüfi oldu… Piyasada olmayan ve bulması zor olan kitapları belli aralıklarla ikinci el satış sitelerinden ararım. Yine öyle bir arayış anında, “Nokta Durağı”nı gördüm. Kitabın çok yeni olduğunu görünce de kitapçıya koştum desem yeridir… Kuzey Yıldızı dergisiyle tanıdığım ve sevdiğim Dirik’in şiirlerinin kitaplaşmasını yıllardır bekliyordum. Daha önce yayınlanan tuhaf isimli kitaptan ve onca eksikten sonra, Dirik’in vasiyetinin yerine gelmesi yetmemiş, üstüne tüm şiirleri bir araya gelmiş. Şiirlerin yanı sıra, yayına hazırlık notları ve şiirlere ilişkin ayrıntılı notlara verilen önemi görmek sevindirici… Yazım yanlışlarıyla dolu kitaplardan sonra, okura daha fazlasını sunan bir kitaba sahip olmak ve üstelik numaralandırılmış bir baskıyla sahip olma fırsatı vermesi yayınevini benim için özel kılıyor… 10 yıldır beklediğim kitaba olabilecek en iyi şekilde kavuşmuş oldum…

Kitaplarımızın tasarımını (kapak, sayfa vs.) beğendiniz mi?

Kapakların beğeni durumu çok göreceli aslında… Her zaman daha iyisi olabilir ama içeriği görünce yayına hazırlayanın en doğru kapağı bulduğuna inanıyorum… Şimdilik elimdeki iki kitap dolayısıyla, içeriğin yanında kapakların gölgede bile kaldığını söyleyebilirim hatta…

Kitaplarımızın tümü numaralandırılıyor, Türkiye’de ilk defa uygulanan bir kayıt sistemiyle okurlarımıza kendilerindeki nüshayı Kitap Takip Sistemi‘mize kayıt ettirme, kitapla ilgili kişisel hikâyelerini paylaşma olanağı sunuluyor. Sistemi kullanmış biri olarak bu konudaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Okur için çok keyifli bir sistem… Kitapla yaşayan, kitaplığına özenle yerleştiren tutkulu okur için bulunmaz nimet… Keyifle sahiplenmiş oldum, sistem kullanıldıkça nasıl geri dönüşü olacak ve nasıl bir sürprizle karşılaşacağız meraktayım… Sistem sayesinde kitapları yayına hazırlayana hak ettiği teşekkürü edebilme fırsatına da ayrıca sevindim… Numaralandırma sisteminin kitabı alırken yaşattığı başka bir keyif daha var… Nokta Durağı‘nı gördüğüm anda aldım ama Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası‘nı şehirdeki tüm kitapçıları gezip numaraları gördükten sonra aldım…

Bir okur olarak yayınevimiz hakkında neler söylemek istersiniz? Beklentileriniz nelerdir? Eleştiri ya da önerileriniz var mı?

Kitapçılarda şiir bölümünün, raflarının en atıl yerlerde olduğu ve önemsenmediği bir dönemde sadece kitapların çıkması bile önemli bir şeyken, yayınevinin yaptığı iş çok büyük… Hatta Don Kişot’luk… Beklentim öncelikle, aynı çizgi ve kalitenin sürmesi… Üç büyük şehirde her kitaba kolay ulaşılıyor zaten, dileğim Anadolu’daki okurun da unutulmaması. Kitapları internet sitelerinden almayan biri olarak Oza ve Teknokriptler‘i henüz kitapçılarda görmedim**. Önerim de, biraz şımarıkça gelebilir ama numaralandırma sisteminden istediğim numaraya kavuşmak… Böyle bir seçenek olsa, 7 veya 77 numaralı kitapları almayı tercih ederim… Bir de naçizane Kaan İnce ve Zafer Erkin Karabay’ın kitaplarını bekliyorum…

Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?

Sizin aracılığınızla, okurlara; endüstrileşen yayınevlerinin kitapları sermaye olarak gördüğü ortamda, bağımsız yayınevlerine destek vermeleri çağrısında bulunmak isterim… Ve Yayınevi’ne de koleksiyonluk kitaplar için sonsuz teşekkürler…

Biz teşekkür ederiz…

* Söyleşi yaptığımız okurlarımızı Kitap Takip Sistemi’mize kayıt olanlar arasından seçiyoruz.

** Oza ve Teknokriptler adlı kitaplarımız İmge Kitabevi’nin tüm şubelerinde, ayrıca Kadıköy’de Seyhan Müzik&Kitap, Hayal Kitabevi, 3 Deniz Kitap, Akademi 1971 kitabevlerinde bulunmaktadır. Oza ve Teknokriptler ile Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası‘nın 2. baskısı temmuz ayının ilk haftası D&R, Remzi, İnkılâp dâhil tüm seçkin kitabevlerinde raflardaki yerini alacak. Haziran ayının kitabevlerinin iade ayı olmasından kaynaklanan dağıtımdaki iki haftalık gecikme nedeniyle tüm okurlarımızdan özür dileriz. Sevgilerimizle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir