“Türkiye’de son beş yıl içinde ‘büyük’lük iddiasına bıyık altından gülerek ‘güzel’i üretmenin derdine düşmüş onlarca yeni ‘küçük’ yayınevinin ortaya çıktığını görebilirsiniz. Kült Neşriyat, Sub Press, Otonom Yayıncılık, Norgunk Yayıncılık, Monokl, 160. Kilometre, Raskol’un Baltası, Duygu Çağı Kitapları, Nod Yayınları, Ve Yayınevi ve burada adını bir anda aklıma getiremeyerek haksızlık ettiğim daha pek çoğu bir patlamanın işaretçileri olabilirler.”
(…)
Bizim ödevimiz, “büyük yayınevleri” denen ve geleceği üretmek konusunda akıl almaz bir tutulma yaşayan ve bu durgunluk içinde “günü kurtarmayı” kâr belleyen yapıların eleştirisine hız vermektir. Söylenen sözün ihtişamına falan bakmadan her şeyden önce onun üretildiği düzeneğin ne olduğunu görmeyi becermemiz gerekiyor. Bu, tahmin ettiğimiz kadar da zor ya da uzak değil. Keza Türkiye’de son beş yıl içinde “büyük”lük iddiasına bıyık altından gülerek “güzel”i üretmenin derdine düşmüş onlarca yeni “küçük” yayınevinin ortaya çıktığını görebilirsiniz. Kült Neşriyat, Sub Press, Otonom Yayıncılık, Norgunk Yayıncılık, Monokl, 160. Kilometre, Raskol’un Baltası, Duygu Çağı Kitapları, Nod Yayınları, Ve Yayınevi ve burada adını bir anda aklıma getiremeyerek haksızlık ettiğim daha pek çoğu bir patlamanın işaretçileri olabilirler. e-yayıncılıktan da güç alan ve blog sonrası yazı dünyasının öncüsü olabilecek bu girişimlere daha dikkatli bakmak gerekiyor.
Fuarlarda bir araya gelen yayıncıların birliği bizim için bir şey ifade etmiyor. Yaşasın otonom yayıncılık ve okurların birliği!
Yazının tümünü buradan okuyabilirsiniz: Radikal Kitap