Haydar Ergülen Hürriyet Kitap Sanat‘ta Özdemir İnce’nin yeni şiir kitabı Opera Kahkahası hakkında yazdı.
Çok anlamlı ve çok katmanlı
Özdemir İnce’nin yeni şiir kitabı Opera Kahkahası. Kahkaha gibi renkli. Opera gibi çoksesli, yüksek sesli. Opera kahkahası gibi yineleyici, iğneleyici ve bilici. Böyle çoğul ve çok ‘anlamlı’ bir kitap: Çok anlamlı ve çok katmanlı. Bir tavır olarak şiir. Bu muhalif olmayı aşan bir şeydir. Şiiri bir ‘doğrudan eylem’ olarak görmek ve göstermektir.
‘Opera Kahkahası’ ama mekân opera değil, bir panayır. Karnaval desem şenlik gibi anlaşılır. Galiba panayır kültürel olarak da daha ‘bize ait’ ve kaosu, karmaşayı daha iyi anlatıyor. Temaşa değil, karmaşa. Tıpkı opera kahkahası gibi sinir bozucu. “Opera kahkahası! Bassolar ve baritonlar atar kederli bir aryadan sonra, sopranoya ve koroya sırtını dönerek. Henüz tenor yoktur sahnede…”
Kargışlanmayı da göze alan bir haberci
Özdemir İnce diğer kitaplarının aksine, yalnızca ‘şair’ olarak bulunmuyor bu kez. ‘Köyün delisi’ de olmayı, kargışlanmayı da göze alan bir ‘haberci’ olarak bulunuyor. ‘Haberci’, hem uyarıyor hem de kaydediyor. Kanıtlar getiriyor. “Büyüdüm, şair oldum, hiçliğe tercüman durdum” diyor.
Opera kahkahasının giderek daha sık atılmaya başlaması da, herkesin bildiği bir fıkrayı hatırlatıyor.
Zulüm yapan padişah her seferinde adamlarına çarşıda pazardaki insanların tepkilerini soruyormuş, “Millet kan ağlıyor padişahım” dedikçe keyiflenip, baskıyı, eziyeti, pahalılığı biraz daha artırıyormuş. Sonunda adamları “Efendim millet gülmeye başladı, kahkahalarla gülüyorlar!” deyince haşmetlide şafak atmış, “Şimdi hapı yuttuk!” demiş. Opera kahkahası, milletin gülmesine benzer bir tepki olabilir mi acaba?
“Şaman desinler sıfatsız adıma”
Özdemir İnce, güne ve geleceğe bakmak için en başa gitmiş. Oradan daha iyi görünüyor diye, belki de o zamanın ‘görü’süyle sözünü daha da güçlü ve keskince söylemek için. Şiirin kaynağına inmiş. Şaman olmuş. “Doğduğum dağlara gidiyorum” demesinde “şiirin doğduğu çağlara gidiyorum” isteği ve duygusu da var: “Şaman desinler sıfatsız adına”.
Gele gele geldiğimiz büyük karanlıkta, var olmak için gökteki egemen Tanrı’nın canını sıkmak gerektiğini yazıyor şair, ‘ol’mak için de gerekiyor bu: “Ol! de, hiçliği oldurmak, / tasarlanmış varlığı doldurmak için / tasarlanmış varlığı öldürmek için.”
Göz alıcı bir yapıt
Göz alıcı bir yapıt Opera Kahkahası. Yapıt sözcüğü yapıdan geliyor ve kitabın yapısında sözel ve eleştirel olarak ‘geometrik bir zenginlik’ var. Bu panayır atmosferinde yaşadıklarımızı, yaşayacaklarımızı, bir karnaval duygusu ve görgüsüyle dile getiriyor, gösteriyor yine de. Operaya benzeterek elbette. Görsellik, müzik, tiyatro ve şiir. Hepsi birden opera. Opera Kahkahası da öyle. ‘32 kısım tekmili birden’ dedikleri gibi. Hem seyirlik hem okumalık, hem ağlamalık hem gülmelik, hem durmalık hem düşünmelik, hem şaşırmalık hem de… Tanrı, Türkiye, tarih, mitoloji, menakıbnâme, kutsal metinler, anılar, haberler, söylenceler, ansiklopedik bilgiler, güncellik, söyleşi, çocukluk, coğrafya, doğa, felsefe, siyaset, eleştiri ve duyusal bir kavrayış: “Sesleri görmek, renkleri duymak- / her şey ve duyular yer değiştiriyor- / taşların diliyle çeviri yapmak, / ormanın yüzüyle gülmek için. / (…) / Yazıyı kendime tanrı yaptım / ama tapmadım / bana zaman zaman günah çıkartır / sırlarını söyler”
Bugünün şiirine gerken neyse, hepsi kitapta var
Opera Kahkahası: Şiirin gereği. Ve gerekli bir yapıt. Bugünün şiirine gereken neyse, hepsi kitapta var: Cesaret, gençlik, eleştiri, ironi, gerçeklik, haklılık, doğruluk, yenilik, sağlamlık, genişlik, ve dikey bir tutum olarak şiir.
Türkçenin büyük şairlerinden Özdemir İnce, kendisini yetiştiren sözcüklere ve Cumhuriyetimize borcunu Opera Kahkahası ile ödüyor.
Opera Kahkahası, Özdemir İnce, Ve Yayınevi, 2017
Haydar Ergülen, Hürriyet Kitap Sanat, 17.3.2017, s. 10