Zamanın şiirden yana çekimser olduğu günümüzde bahçemize yeni heceler ekerek sözcüklerin kitaplarda yeşerdiğini görmek umut verici. Şiir yayımlayan bağımsız yayınevleri kervanına katılan “Ve Yayınevi” birbirinden önemli kitaplarla içimizde biriken boşluğun sesini duydu. Yayınevinin editörü Kenan Yücel ile yaptığımız söyleşi, şiire dair umutlarımızı diri tutmamız ve ısrar etmemiz için nedenler sunuyor bize.
C. Hakkı Zariç: Kitapçılarda raf ömrü gittikçe azalan, hatta geldiği gibi iade edilen şiir kitaplarının durumu malum. Dağıtım şirketlerinin burun kıvırdığı, büyük yayınevlerinin yasak savmak için yılda bir iki şiir kitabı bastığı bu cangılda siz nereden cesaret alarak bu belleği değiştirmeye karar verdiniz? Her şeyin kendi ritminde kirlendiği bir dünyada iş mi bu sizin yaptığınız?
Kenan Yücel: Piyasanın genel görünümü ne yazık ki bu. Söz konusu olan şiir kitabıysa dağıtıma girmek, rafta durmak, dolayısıyla okura ulaşmak çok güç. Yola çıkarken “şiir kitabı basmayın, basacaksanız da ilk kitaplarınız şiir olmasın, dağıtamazsınız” diyen çok oldu. Serde Don Kişotluk var, burnumuzun dikine gitmeyi de seviyoruz. Türü ne olursa olsun, iyi kitabın, nitelikli kitabın, okurdan hak ettiği ilgiyi göreceğinden de kuşkumuz yok. Şiirle başladık yayıncılığa. Nitelikli içerikleri estetik tasarımlarla sunuyor olmanın özgüveniyle hareket ettik. Nereden mi cesaret aldık… İyi şiirin gücünden cesaret aldık. Nitelikli okurun sezgilerinden cesaret aldık. Birikimimizden cesaret aldık. Gördük ki, iyi şiir, iyi kitap, kendi yolunu açıyor, raflarda kendisine yer de açıyor, “şiir satmaz” önyargılarını dağıtarak ilerliyor, kısa sürede yeni baskılar da yapıyor, “en çok satanlar” listelerine de giriyor. Yapılan güzel işlerin karşılığını bulması hevesimizi artırıyor elbette. Şimdi daha da cesuruz…
Yayıneviniz adını “vefa”nın “ve”sinden almış olabilir mi? Özge Dirik’in “Nokta Durağı”, Özdemir İnce’nin “Kargı”sı, Arkadaş Z. Özger’in “Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası”, Andrey Voznesenski’nin “Oza”sı şiir okurları için vefaya dair duygular içeriyor olsa gerek. Ve Yayınevi zamanla “şiir için bir vefa hareketi” oluşturacak mı? Örneğin Kaan İnce, Zafer Ekin, Soysal Ekinci, Uğur Kaynar gibi şairlerin kitaplarını yayımlamayı düşünüyor musunuz?
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Ve Yayınevi bir vefa hareketidir. İlk çıkış noktası vefadır. Özge Dirik’in şiirlerinin yayıncılık suistimallerine uğraması, internetten kopyala yapıştır yöntemiyle “derlenen” şiirlerinin büyük yanlışlarla ve özensizce yayımlanmasındaki hoyratlık bizlerde derin bir üzüntüye yol açmıştı. Özge Dirik’i en özenli biçimiyle okurla buluşturmalıydık. Uzun ve titiz bir çalışma sonucunda “Nokta Durağı”nı yayımladık, ilk kitabımız oldu bizim. Arkadaş Z. Özger’in “Ne zaman yayımlarsam yayımlayayım, adı Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası olacak!” sözlerini vasiyet kabul ederek benzer bir çalışmayı da onun için yaptık. “Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası” ile Arkadaş Z. Özger‘in kitap ismi konusundaki vasiyetini, ölümünden kırk bir yıl sonra da olsa, yerine getirmiş olduk. Şimdilerde “Arkadaş Z. Özger’e Armağan” kitabını hazırlıyoruz.
Uğur Kaynar’ın telif izni için görüşmelerimiz sürüyor, “Tüm Şiirleri” konusunda yakın bir zamanda müjde verebilmeyi umuyorum. Uğur Kaynar’ı ve şiirini yeni kuşaklara tanıtmak, katledenlerin inadına adını ve yapıtlarını yaşatmak boynumuzun borcudur.
Kaan İnce, Soysal Ekinci, Zafer Ekin Karabay yayımlamak istediğimiz şairler elbette. Zaman içinde hepsine gereken özeni göstereceğiz.
Halil İbrahim Bahar’ın “Seçme Şiirleri”ni yayına hazırlıyoruz. Döneminin en önemli dergilerinden Soyut’un editörü Bahar; çok sayıda genç şairin, yazarın önünü açmış, onları teşvik etmiş, yazılarını, şiirlerini yayımlamış değerli bir editör. Ama daha da önemlisi, şair! Her gün şiire çalışan, şiir üzerine düşünen, şiiri bir varoluş biçimi olarak gören bir şair. Yaşamının son yıllarını inzivada geçiren, âdeta şiire kapanan, yaşarken hiç kitap yayımlamamış ve günün alkışından hep uzak durmuş, büyük bir şair! Bu toprakların önemli bir değeri olan Doktor Bahar’a vefa borcumuz var. “Seçme Şiirleri”nin yanı sıra “Halil İbrahim Bahar’a Armağan” kitabının da müjdesini verelim buradan, önümüzdeki yıl yayımlamayı planlıyoruz.
Vefanın, değerbilirliğin uzağında bir çağ bu. Vicdansız, hoyrat… “Buzul yürekler cehennemi” diyorum ben. Böylesine rezil bir çağda yaşıyor olsak da, olmamız gereken yerdeyiz biz, burada durmaya devam edeceğiz.
Kitap Takip Sistemi’nde amacınız şiir okuru için ayrı bir heyecan oluşturmak mı? Yayımladığınız her kitaba ayrı bir numara vermek ve bunu sisteminize kaydeden okur adına tescillemek fikri nereden çıktı?
Sahaflar hikâyelerle dolu mekânlardır benim için. Kitaplar birbirleriyle fısıldaşır, hikâyelerini anlatırlar sanki raflarda. Kim bilir kimlerin kitaplığında yer almış, kimler tarafından okunmuş, nice yaşanmışlıklardan sonra gelmişlerdir oraya. Gelip geçiciliğin hüznünü duyumsarsınız. Sizden neler kalacaktır geriye…
Her kitabın ayrı bir hikâyesi var elbette, bu hikâyeler ilgimi çekmiştir hep. Kimi zaman elyazısıyla not düşülmüş bir isim, kapağın içine yerleştirilmiş ya da baskısı yapılmış bir ekslibris, sayfalarının arasından çıkan solgun bir fotoğraf ya da kâğıda düşülmüş bir not o kitabın hikâyesine dair ipuçları sunar bizlere.
Kitap Takip Sistemi‘mizle yayınevimizden çıkan kitapların hikâyelerini kayıt altına alıyoruz aslında. Kitaplarımızdan edinen okur, dilerse, nereden ve nasıl aldığı, varsa kitapla ilgili kişisel hikâyesi gibi bilgilerle birlikte kitabı adına kaydettirebiliyor. İlginç ve önemli bir arşiv birikiyor günden güne. Kitaplarımızın nerede, kimlerde olduğunu, insanların hayatında nasıl bir yer teşkil ettiklerini öğreniyoruz. Henüz sisteme kaydedilmemiş kitaplarımızın hikâyelerini çılgıncasına merak ediyoruz.
Okur için de büyük bir heyecan bu! Okurlarımız Kitap Takip Sistemi’ni çok sevdiler, sisteme yoğun bir bilgi girişi var, kitapla olan kişisel hikâyelerini sevinçle paylaşıyorlar. Bu bilgiler, hikâyeler, kitapların yıllar sonraki sahipleri için ne büyük bir önem taşıyor, düşünsenize!
“Okur Söyleşileri” de yapıyorsunuz aynı zamanda. Şaire ve şiire okur gözüyle bakmak fikri neyin ürünü ya da bir karşı koyuş mu?
Kitap Takip Sistemi’mize kaydolan okurlarımızla yaptığımız söyleşileri web sayfamızda yayımlıyoruz. “Ne yani, okurlar hiç söyleşmeyecekler mi?!” Arka planında yoğun bir emek, özenli bir yayına hazırlık süreci bulunan kitaplarımızın okurdaki yansımasını nasıl merak etmeyelim?! Okurun bize tuttuğu birer ayna bu söyleşiler. Önerilerini, beğeni ve eleştirilerini bir dost sohbeti sıcaklığında paylaştıkları bu söyleşiler bizim için çok ama çok değerli…
Sadece şiir kitabı basan bir yayınevi mi olacaksınız, yoksa?
Şiirle başladık, nitelikli şiir kitapları yayımlamayı sürdüreceğiz elbette, ama şiirle sınırlı kalmayacağız. Önümüzdeki aylarda yayın yelpazemizin genişlemeye başlayacağını söyleyebilirim.
Okurdan ve edebiyat çevrelerinden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Okurdan çok güzel tepkiler alıyoruz. Kimi okur mektupları sevinçten ağlatıyor bizi, o kadar içten, sıcak, o kadar gönendirici… Edebiyat çevrelerinde de yayınevimizle ilgili olumlu bir hava estiği, duruşumuzun, yayın çizgimizin ve kitaplarımızın beğenildiği yönünde duyumlar alıyoruz.
Sevgili Kenan Yücel, Ve Yayınevi adına son olarak ne eklemek istersiniz?
Koleksiyon değerinde kitaplar yayımlamayı sürdüreceğiz, gözünüz kulağınız bizde olsun…
Evrensel, 25.7.2014, s. 12
Bu ülkede hâlâ şiiri insan, şairi de ayna olarak görenler azımsanamayacak kadar çok. Bu ilkeli duruşunuz için ayrıca çok teşekkür ediyorum. Bizler şiiri bu şekilde sevdik. Yıllardır yazıyoruz, yazmaya da devam edeceğiz. Zaten şiir üzerinde etkin görev üstlenen yayınevleri oldukça yazma şevkimiz hiç kırılmayacak. Çünkü bizler de sizlerden umut dolu yarınlar bekleme hayalimizi yitirmek istemiyoruz. Umarım bir gün benim şiirlerimi de inceler, basılmaya değer olup olmadığı kararınızı iletirsiniz bana. Tekrar yolunuz açık olsun diyorum.Dostça kalın…
Sevgili Sinan Ceylan, içten yorumunuz, ilginiz ve desteğiniz için çok teşekkür ederiz. Her şey gönlünüzce olsun. Sevgilerimizle…