Yannis Ritsos: Şiire, aşka, ölüme inanmak…

Yannis Ritsos: Şiire, aşka, ölüme inanmak… Haydar Ergülen’in Agios Ritsos kitabımız hakkında Vatan Kitap’ta yayımlanan yazısı.

Kavafis, Seferis, Elitis… Yunan şiirinin dünyaca tanınmış şairleri. Adlarını, bazı şiirlerini, kitaplarını biliyorduk, Kavafis’in “Şehir” şiiri ise artık neredeyse bir ‘anonim’ kimliği ve şöhreti kazanmıştı. Haşim’in “ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden” dizesi gibi. “Başka şehirler bulamazsın, başka denizler bulamazsın. / Nereye gidersen git ardından gelecektir bu şehir.” diyordu Kavafis. Biz de adeta bu dizeyle ezber ediyorduk gurbeti.

Özdemir İnce, Yannis Ritsos, Haydar Ergülen, Ve Yayınevi, Vatan Kitap.

70’li yıllarda çeviri yoluyla pek çok Rus, Fransız, Amerikan, İngiliz, İspanyol, İtalyan, Arap şairi tanımıştık. Bir bölümü o yılların ateşli gündemine uygun olarak siyaseten ve alelacele çevrilmiş olsa da, çoğunluğu o dillerin büyük ve öncü şairlerinin kitaplarıydı. Hemen hepsinin de daha önce adını duymuş, fakat pek azını okumuştuk.

Daha önce adını hiç duymadığımız bir Yunan’ı, Yannis Ritsos’u ise yine bir şairden, Türk şiirinin büyük isimlerinden Özdemir İnce’den duymaya başlayacaktık. Bizim, İnce’den Ritsos’u gerek şiir çevirileri gerek onunla ilgili yazılarından duymaya başlamamız 70’lerin sonuna rastlar. Özdemir İnce’nin, Ritsos’un şiiriyle tanışması ise hayli öncedir, şöyle anlatır: “Yannis Ritsos’un adını ilk kez 1965 ya da 1966 yıllarında duydum. Paris’te okuyordum. O sıralar Kemal Özer Şiir Sanatı adlı bir dergiyi yayınlıyordu. Ritsos’un, Aragon’un dergisi Lettres Françaises’de uzun bir şiiri yayımlanmış.

Derginin o sayısını bulup kendisine gönderirsem, bu şairden kendisine söz eden Attila Tokatlı şiiri çevirecekmiş. Dergiyi bulup gönderdim. Ama göndermeden önce şiiri bir deftere çektim. Sanırım o yıllar fotokopi kolaylığı yoktu. Deftere çektim, çünkü okuduğum şiir şimdiye kadar okuduğum şiirlere benzemiyordu, eski gibiydi ama yepyeniydi. Bir şey söylemek istemiyormuş gibiydi, ama çok şey söylüyordu.” (Agios Ritsos, Özdemir İnce, Ve Yayınevi, Haziran 2016, s.73)

“Taşlar, Yinelemeler, Parmaklıklar”

İnce’nin sözleriyle, bu ilk izlenimdir daha, yeni bir şairle doğal karşılaşmadır, ilk temastır, ama henüz bir buluşma değildir. Buluşma bir kaç yıl sonra, beter bir zamanda, 12 Mart darbesinin ardından, 1971 yazında gerçekleşecektir. Özdemir İnce, Ritsos’tan altı yıl boyunca yaşayacağı Taşlar, Yinelemeler, Parmaklıklar çevirisini gerçekleştirecektir.

Bu kitap İnce’nin bir ders gibi çalıştığı bir kitaptır. Çeviri dersinden çok bir şiir dersi. Kitap “gündelik yaşamın, ayrıntıların tarih‘e dönüştüğü, gündelik yaşamın ayrıntısının sürekli olan’a ilmik attığı müthiş bir şiirsel dünyadır.” Kitaptan gerek kişisel gerek şiir üzerine aldığı derslerse daha önemlidir. Çünkü büyük şairler, İnce’nin sayısız ziyaretlerinde de Ritsos’un söylediği gibi, ‘başkalarının yitirdiklerini yaratarak ödeyen’lerdir: “Sanatçının bir başka kaçınılmaz, ivedi görevi de sadece yaratmak değil, yeni bir sunma ve verme olanağı yaratmaktır. Başkalarına aktarılabilen bir sanat yapıtı yaratmak.” (agy., s.61)

İnce, şiir adına önüne açılan ufukları ise şöyle belirtir:

-Şiirin dile indirgenemeyecek kadar karmaşık ve bireşimsel bir yapısı vardır.

-Bu yapı yatay değil dikey kurulmuştur.

-Bu yapı birden fazla katmana sahiptir.

-Her sözcüğün, her dizgenin, her imgenin altında her türlü bilgiye (felsefe, tarih, coğrafya, matematik), gerçeküstüne, düşlere, başka metinlere göndermeler bulunur.

-Şiir yazmak bir noktadan, bir düzeyden sonra metafiziğe dönüşür.

-Bu kaosun şiirsel bağlaşığı da gene kaos değildir, bu kaos yalınlaşabilir ve şiiri bu yalınlaşma damıtır.

Baba Ritsos

Elbette Özdemir İnce’nin Ritsos ve şiirinden öğrendikleri ya da kimi düşüncelerini pekiştirmesine yardım eden sözleri yalnızca bunlar değildir. Hem bir şairden öğrendiklerimiz de yalnızca şiirden ibaret değildir. Umudu, dostluğu, yalınlığı, sağlamlığı, kimi erdemleri de öğreniriz büyük şairlerden, öyle ya onlar da zaten büyük şiirlerini bu özellikleriyle, bilgelikleriyle yazmamışlar mıdır?

İnce, Ritsos’la ilk kez, 42 yaşında, doğum günü olan 30 Ağustos 1978’de karşılaşır. Ritsos’un yaşadığı Karlovassi(Sisam) adasına eşi Ülker’le giderler. O gecenin, o karşılaşmayla ‘bir başka doğum gününü daha simgelediği’ni yazar İnce. ‘Baba’ der Ritsos’a: “Ona olan sevgim, saygım, bağlılığım yıllar boyu arttıkça daha da özgürleşecektim, kendime olan güvenim artacaktı, bu sevgi, saygı ve bağlanmada kendimi keşfedecektim ve o benim için AGİOS YANNİS olacaktı artık. Çünkü bütün varlığıyla tam bir Aziz’di, Agios’tu.” (agy., s.77)

12 Eylül’den gemen sonraki günlerde, eğer yaşamsal bir tehlikesi varsa adada kalmasını ama yoksa ülkesine, Türkiye’ye dönmesini salık verecektir İnce’ye ve o da bunu Ritsos’tan aldığı ‘hayat dersleri’nden biri olarak niteleyecektir. Hiç kuşkusuz Ritsos’un yaşamı da tehlikelerle, hapisler, sürgünler, işkenceler ve Albaylar Cuntası’nın tehditleri, baskılarıyla doludur. Ama tıpkı çok sevdiği, bazılarıyla arkadaşlık, yoldaşlık ettiği, çevirdiği şairler, ki bunlardan biri büyük şairimiz Nazım Hikmet’tir, gibi yılmayacak, boyun eğmeyecek, bu tutumsa hem Özdemir İnce’yi hem de Ritsos’un 80’i aşkın dildeki yüzbinlerce okurunu etkileyecektir. İnce de ‘Baba’ ya da ‘Daskalos’ (hocam, üstadım) dediği Ritsos’tan bir şair, bir düşünce insanı, bir hayat adamı ve bir devrimci olarak çok etkilenecektir.

Ritsos boyun eğmeyen bir şairdir. Albaylar Cuntası’nın içişleri bakanının ‘siz bir şairsiniz, niçin politikayla ilgileniyorsunuz?’ sorusuna, aslında sorudan çok tehdit, gözdağı, ‘bir şair ülkesinin en has vatandaşıdır, işte bu yüzden politikayla ilgilenmek onun başlıca görevidir’ yanıtını da, üstelik sürgünlük cezasına çarptırılmışken, verebilecektir.

Şiirlerini Yunanca’ya çevirdiği, Prag ve Bükreş’te karşılaştıkları Nazım Hikmet ise onun için “hem yaşı benden küçük, hem şiiri benden büyük” diyecektir.

Agios Ritsos, Özdemir İnce'nin Yunan şair Yannis Ritsos'u anlattığı kitap.

Yannis Ritsos İçin Şiirler

Büyük bir sevgi, saygı, bağlılık ve yakınlıkla Türkçeye pek çok şiir kitabını çeviren, kazandıran Özdemir İnce Yannis Ritsos’u, Nâzım Hikmet, Aragon, Guillen, Neruda’yla birlikte çağımızın en büyük ozanlarından biri olarak niteliyor. Agios Ritsos ya da Türkçe söylersek Aziz Ritsos kitabı da şiir, yaşam, dostluk, dayanışma adına İnce’nin Ritsos’la paylaştıklarının, ondan öğrendiklerinin toplandığı bir kitap. Şair şairden öğrenir diye düşündüğüm için, Özdemir İnce aracılığıyla sonraki kuşak şairler olarak biz de Yannis Ritsos’tan ve şiirinden, bir bölümünü yukarıda sıraladığım, pek çok şey öğrendik. Bu kitap yalnızca bu bakımdan bile kıymetli, bir kılavuz niteliğinde. Kitabın sonundaysa bir fotoğraf albümüyle, İnce’nin Yannis Ritsos için yazdığı, Yunancada da yayımlanan şiirleri yer alıyor.

Aziz Ritsos’un 1969’da yazdığı ve Özdemir İnce’nin çevirdiği “Vasiyet” şiiriyle bitirelim yazıyı: “Şiire, aşka, ölüme inanıyorum, dedi / işte bu yüzden ölümsüzlüğe inanıyorum. / Bir dize yazıyorum, dünyayı yazıyorum; / ben varım; dünya var. / Bir ırmak akıyor serçe parmağımın ucundan. / Gök yedi kez mavi. İlk doğrudur yine, / benim son dileğim, bu arılık.”

Haydar Ergülen, Vatan Kitap, 15.8.2016, s. 6

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir